Nisan 2013 YÜKLER
Dostum yazar Pınar Çakılkaya'nın "T'estimo" öyküsünün yansımaları...
Yabancıyım. Oturduğum mekâna uzağım, zamanı
bilmiyorum. Öylesine oturuyorum. Yabancıyım gençlere, yabancıyım yaşlılara,
yabancıyım servis yapanlara, yabancıyım kendime. İki kadın, çok şık olmalılar,
çok güzel olmalılar, oturuşları,
hareketleri öyle. Bir yaşlı adam, kahvesini içiyor, yanında torunu, öyle
gururlu ki, en önemli eseri sanki. Yabancıyım diğerlerine, bir adam, yanında
iki kadın, karısı ve eski arkadaşı, sıkıntılılar, sanki konuşacak sözleri
kalmamış. Yabancıyım yan masadaki delikanlıya, kulaklığını takmış, elinde bir
kalem ve büyük bir defter. Yaşına yabancıyım, belki liseli, belki daha büyük. Yazıyor,
eliyle, kalemiyle. Öykü değil yazdığı, sanki öykü yazmalı, yoksa tablet
kullanmalı. Uzağım yazmaya, kızgınım yazılanlara. Yabancıyım okumaya, uzağım
anlamaya. Oysa yazmadan yaşanmaz ki. Yazmalıyım, öykü yazmalıyım, kısa, öz,
açık yazmalıyım. Yazamıyorum, kızgınım. Yazanlara, eleştirenlere, eleştirmek
için eleştirenlere. Akıp gitmeyen, sözcüklere sığınmayan, söylenenleri
söylenmeyenleri duymayan, eksik arayanlara kızgınım. Kızgınlığıma yabancıyım.
Bir kahve söylüyorum, dumanı üzerinde, kahve
kokan, dirilten, uyandıran bir kahve. Elimde sigara yok, aradığım daha fazlası.
Şaşırıp bakıyorum günün ışığına, neredeyse kış geldi, rüzgârın kokusu geçmişten
gelmişçesine sıcak, göğün rengi mutluluk resimlerindeki mavi. Yabancıyım gün
ışığına, yabancıyım maviye.
Birkaç gündür görmemiş gibi yapıyordum, öykün
elimde, okumaya cesaretim yok, anlamaya uzağım. Birden karar veriyorum,
okuyacağım. Mekân uzak- zaman bilinmez- ben kendime yabancı. Başlıyorum
okumaya.
Öykünün adını anlamıyorum. Cesaretimi
kaybetmek üzereyim. “Eflatun turuncu filler”, turuncunun içinde kayboluyorum,
Budizm’e göre turuncu benim uğursuz rengimmiş, oysa turuncu benim yaşam gücüm;
ne yapacağım ben şimdi. “Son kadehimi ayrılıklara içiyorum”, turuncudan bile
ayrılmak zorunda mı kalıyorum, hatırladığım hatırlamadığım o kadar çok ayrılık
yaşadım ki, ayrıldıklarımdan uzağım, kendime yabancı. “Terk edilmek sokaklara
bile yaramıyor”, sokaklar yalnız, ben kendimi çoktan terk ettim. “Şehre bir
kahkaha salıyorum”, kahkahaya yabancıyım.
Okudum öykünü, okudum, içime işledi, kendimi
buldum, kendimi kaybettim. Öykün içime aktı, ben öykünün içinden aktım.
Kasım 2013
Seni takipteyim :)
YanıtlaSilGüçlü kelimeler,
Etkili çizimler.
Farfalla