Ufuk Ötesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ufuk Ötesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26.12.2024

2025

 


2025 yılının sağlıklı, huzurlu,
keyifli, (u)mutlu ve 
hep birlikte
geçmesi dileği ile...

mucizelerin geliştiği, 
yeniliklerin oluştuğu,
yeni yaratıların gerçekleştiği
yılların bir başlangıç yılı olması dileği ile


12.09.2014

mu - r - at


Zuud Ağustos 2014


hatırlamayı bilmiyordum daha. ya iki ya üç defa aydınlık olmuştu. her taraf kupkuru. onlarca bacak, yan yana, ardı sıra. bazıları uzaklaşıyor, bir o kadarı geliyor. ben onlara yetişemiyorum, ne o kadar hızlı,  ne de o kadar uzun koşamıyorum ki. dizlerimi bile kilitleyemediğim için ayakta uyuyamıyorum. dediler ki, birkaç aydınlık, birkaç karanlığı izleyecekmiş, sonra ben de büyük olacak, dört nala koşabilecek, ayakta uyuyabilecekmişim. karanlık olup gözlerimi kapadığımda rüzgâra karıştığımı, gök tengri’ye doğru uçtuğumu görüyordum. aydınlıkta en çok bataar’ı düşünüyordum, uzun saçlı, kırmızı yanaklı, kolları- bacakları güçlü, beraberce büyüceğimiz bir sırttaşım olacaktı bataar. birlikte çalışacak, birlikte koşabilecek, sessiz ve sözsüz anlaşacağız onunla. naadam şenliklerinde birincilik kazanacağız. kara gözlerini, keskin bakışını sırtımda hissettiğimi, ellerinin boynumda dolaştığını hayal ediyordum. kahraman’ın kahramanı olacaktım!

2.06.2013

Gün Ağarıyordu

                                                                             

Gün ağarıyordu. Avluyu yeşilimsi bir gri kaplamıştı. Havada portakal çiçeği kokusu. Neyin gerçek, gerçeğin ne olduğu belirsiz. Bulutlar yerlere inmiş, ağaçlar mavi.
Gün ağarıyordu, yine yan yanaydılar. Ayrı kentlere gitmeden önce, içlerindeki boşluğu hiç hissetmemişlerdi. Birlikte olmak yetiyordu, beraber oynuyor, çölü hayal ediyor, fillerle yolculuklara çıkıyordular. Sadece taburelerle yarattıkları helikopterleriyle yalnız havalanıyor, kendi yıldızlarına uçuyorlardı. Sonra ders kitapları girdi aralarına, hayalleri hep farklıydı. Kıvırcık sarı saçlıydı Leyla, üçlünün direği. Top peşinde koştursa da Atilla, yüreğinde taşıyordu Onu, o zaman da, uzaklarda da. Ömer yakışıklı ve hassastı, mavi gözleriyle herkesin yüreğindeydi. Açıklayamadı hiç içindekileri, kendine bile.
Gün ağarıyordu. Nefesler artık sessiz, renkler yorgun. Gözlerde aşk, yürekler paramparça. Bir neyzen, bir kanuni, iki solist, bir udi, bir mazharzen, bir sarod ve bir tabla üstadı. Her biri başka bir diyardan, bir başka kadim kültürün bağrından kopup gelmiş, sözleri ve sesleri farklı, aşkları özleri bir. Bilinenden gelip bilinmeyene uzanan, ortak bir arzunun peşinde giden, paylaşmanın, meşkin izindeki ruhlar, dostlar sarmış müzisyenleri, hepsinde aynı merak “Üstadımız, şöyle gönlünüzde ne vardır bu akşam….. biz aşıklar için?” diye sorarlar.