Şubat 2012
Bilgisayarın bütün tuşlarına bastı tek tek, ekranda renkler,
şekiller, birkaç bip sesi, sonra renklerin seslerin tamamı yok oldu. Kalktı,
dışarısı bu odadan daha sıcaktır diye düşündü, düşünebiliyorum, dedi
sessizce, şaştı. Çoraplarını ve pantolonunu değiştirdi, eşarbını
boynuna doladı, montunu giydi. Renklerin uyumsuzluğunu fark etti, ne gam? Kimliği,
anahtarları cebinde, kapıyı çekti ve kendini dışarıya attı. Ne yapacağını,
ne istediğini biliyordu. Arabasına bindi ve motoru çalıştırdı.
Sadece babamın dayısının arabası vardı. Kocamandı gözleri, yanakları
yuvarlak, büyüktü, deri koltukları yumuşacıktı. Babam sever diye severdim,
babam ister diye isterdim, sevinirdim. Dayanamazdım, ne yollara, ne kokulara;
bir iki dakika içinde inerdik annem ve ben, ve yine varamazdım hedefe. Babam
üzüldü diye daha çok üzülürdüm. Hakim olamazdım, suçlanırdım, yalnızlığıma
kaçmak isterdim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder