6.01.2014

Yeni Yıl

Çok Eskidendi
Ağustos 2009

Oturuyorum. Havada, koltukta, martılarda, ağaçlarda, bir değişiklik yok.  Oysa tam bir yıldır heyecanla bekleniyordu yeni yıl. Geldi, salı gecesi saat tam 12:00’ de. Sokaklar şenlendi, içkiler sular gibi aktı, şapkalar havalara atıldı, önce süsler boyunlara sonra herkes herkese sarıldı. Dilekler aktarıldı, resimler çekildi, yazılar yazıldı, sözler, planlar, hayaller sosyal medyada aktı.

Oturuyorum. Düşünüyorum, düşüncelerimi kontrol edemeden. Karadeniz fırtınalarına benziyorlar, önce arşa tırmanıp, sonra ürkütücü bir uğultuyla denizi dövüyorlar, hasretle, şehvetle ve öfkeyle sahile vuruyorlar. Peki ya duygularım, onlar bir Akdeniz koyağı denizi gibi, dümdüz, kıpırtısız, sessiz.

Oturuyorum. Arıyorum, aranıyorum, hala geçerli bir değer, içi boşaltılmamış bir sözcük, olduğu gibi bir insan, tüketilmemiş bir ilişki, karşılaştırma içermeyen bir düş, performans kaygısı olmayan bir başarı, herkesi içeren bir yalnızlık, yalansız bir gerçek, gerçeksiz bir rüya, kimsesiz bir birlik…


Oturuyorum, kabullenemiyorum. Binlerce defa ayrıldı yolum insanlardan, her biriyle biraz eksildim. Kaç defa terk edildim hatırlamıyorum, ya da kaç defa ben terk ettim bilemeden. Oysa kumsal, dalgaların çekip gitmesinin terk edilmek demek olmadığını biliyor, her yeni dalgaya açıyor kucağını yeniden yine ayrılacaklarını bile bile, her yeni kavuşmayla kumlarının bir kısmını kaybedeceğini göze alıyor isteyerek.

Oturmamalıyım, yürümeliyim sokaklarda, koşmalıyım kıyılarda, tırmanmalıyım dağlara, gitmeliyim uzaklara, daha uzağa, en uzağa, kendimi buralarda bırakarak.
Karışmalıyım insanlara, bahçelerde, alışveriş merkezlerinde, sinemalarda, öğrenmeliyim ait olamamayı, kabullenmeliyim aşağılanmayı, öfkelenmemeliyim olanlara, ne de olmayanlara, bırakmalıyım beklentileri, öğretilenleri.

Tutuyorum kendimi ensemden, bırakmıyorum. Seçmeye çabalıyorum mutluluğu,  sevmeyi, vermeyi. Tökezlersem dengeyi, düşersem kalkışı, kaçarsam dönüşü, saparsam yolu, vazgeçmemeyi seçmeye çabalıyorum. Çabamı, umut, inanç ve cesaret ile destekliyorum.  


Yapraklar güneşe döner, kaygılanmadan.
Dalgalar kumsala kavuşur, şüphe duymadan.
Ay doğar- tamamlanır- eksilir- sonra yeniden doğar, inancını kaybetmeden.

Zaman ne durur, ne de bekler.
Bitmek tükenmek bilmeyen sürgün,
çok yakında unutulur olur dün.
Yeni umutlar, yeni düşler, yeni yüzler ve de kelebekler,
doğmamış anların daha harcanmamış bütün güzelliklerini beklerler… 

3 Ocak 2014
Ortaköy



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder