6.07.2013

On Beş Dakika



                                                                        Ganeş
                                                                    Mayıs 2009



                                   - Sadık’a -
Gece karanlıktı,
Yıldızlar uzak,
Mehtap bulutlar arkasındaydı.

Yalnızdı,
Oturuyordu tek başına
Düşünüyor muydu;
Hissediyor muydu;
Farkında değildi.

Oda loştu
Müzik çalıyordu
Oturuyordu öylesi;
Farkında değildi ne düşüncesinin ne de duygusunun.

İnce, küçük, kısık gözleri vardı
Büyük kulakları,
Kocaman bir göbeği,
Bir sürü kolu
Upuzun, esnek ve güçlü bir burnu vardı.
Bir bacağını altına almış oturuyordu
Diğer ayağı faresinin üzerinde.
Sessizdi, huzurluydu, sakindi
Sonsuza kadar zamanı vardı sanki.

Neden sonra fark etti onu kadın...



Bilmese de nedenini
Çok uzun süre kaçmıştı Onunla tanışmaktan,
İstememeyi becermişti yüz yüze gelmeyi
Bilmediğini, anlamadığını, öğrenemeyeceğini varsaymıştı
Oysa daha yakınlaştığında bağlanmıştı yüreği,
Gözüne değdiğinde sevmiş,
Tanıdığında inanmıştı.

Ve şimdi karşısında oturuyordu
Burada, evinde
Sessiz, huzurlu, sakin....

Ne saat, ne tarih belliydi,
Gece karanlıktı
Başlangıç noktası ne kadar yakın, ne kadar uzak
Farkında değildi
Erken miydi; geç mi;
Zamanı mıydı; tam o zaman mıydı;
Fark eder miydi?

Derinden, ama sarih,
Kısık sesle,
Tok, güven verici bir tonda konuşuyordu.
Sesin büyüsü ürküttü,
Ürperdi, duraksadı, anımsadı,
Kendini fark etti.

Sesin akışı huzur veriyordu
Su gibi akıp gidiyordu,
Yumuşak, bembeyaz,
Her harf okşuyordu sanki yüzünü, bedenini
Belki anlıyordu,
Belki sadece hissediyordu,
Belki duymuyordu,
Belki sadece biliyordu....

Kolay olacaktı bildiği sorularla karşılaşmak
Hazırdı tüm geçmişini açmaya
Soyutlamak, inkâr,
Başkalarının hayatları, karşılaştırmalar,
Kitaplar, yazarlar, kahramanlar,
Sözcükler, cümleler, satırlar, paragraflar
Ama’lar, ancak’lar, oysa’lar, belki’ler

Karanlık, aydınlıktan daha güvenliydi,
Yalnızlık, kalabalıktan daha huzurluydu,
Serin, sıcaktan daha cesurdu

Rüzgâr, özgürlüktü.
Yağmur, sevgiydi.
Deniz, sevdiği adamdı.
Hayaller, sonsuzluktu
Rüyalar, gerçek
Gözler, derinlikti
Eller, maviydi,
Gece, gündüz öncesiydi,
Yalnızlık, buluşma sonrası.

Sırılsıklam içebilmek,
Yıldızlara yüzebilmek,
Güneşe kadar koşabilmek,
Yiyebilmek dans eder gibi,
Sevişebilmek keşfedercesine
Sarılmak, kavuşmak, hissetmek
Bakmak, gözbebeğinin ta dibine kadar bakmak
Görmek her duyguyu,
Hissetmek geçmişten ve gelecekten bağımsız
Masmavi, yemyeşil,
Bilgece, serserice, anlık, sonsuzca
Akabilmek, coşabilmek,
Öpebilmek, dokunabilmek,
Sevebilmek, sevişebilmek
İlk defaymışçasına,
Öyle masum, öyle yaşamışçasına.

Oysa, söz çok kısa ve duru
Saf, öz ve derindi.
Ne bir soru idi, ne bir talep
Ne bir cevaptı, ne bir istek
Sadece bir söz,
Bir kar tanesi gibi
Bir şebnem, bir su damlacığı
Bir gözyaşı
Bir kum tanesi,
Bir bulut gibi
Sadece bir söz


Daha gün ayağa kalkmamışken
Daha gözlerim uyurken
İzledim sevdiğimi
Ellerim hareketlenmemişken daha
Okşadım yüzünü,
Parmaklarım parmakları ile buluştu sonra...
Kahvaltı Kavaklardaydı
Seyrettim Erguvanları
Boğazdaki dalgaların sesleri eşliğinde
Piyer Loti’de kahvede oturup
Yazdım mutluluklarımı, başardıklarımı,
Dostlarımı, sevdiklerimi, projelerimi
Gazete, kitap, dergilere baktım biraz
Çok istediğim o filmi seyrettim Beyoğlu’nda
Biraz hüzünlendim, çok da keyiflendim...
Issız bir kahvehanede oturduk sonra, izledim seni
Merakla, istekle, öylesine yargılamadan, sevgiyle
Dinledim bütün benliğimle, anlattım kendimden bile sakladıklarımı
Paylaştım, aktardım, aktım
Yandaki meyhaneye geçtik sonra
Kaygısızca, ne kendimden ne de senden saklanarak
Ne de başka korkularım olmadan içtim
Açıldım okyanuslar gibi, sorabildim çocuklar gibi
Rüyalarımı paylaştım, hayallerimde gezdim dünyayı
Suyun kıyısında yürüdük yan yana, bir ve de biz olarak, kendiliğince
Yıldızların aksini Sultanahmet Meydanı’nda,
Mehtabın ışıltısını Anadolu Hisar’ında,
Güneş öncesi renkleri Kuzguncuk’ta
Güneşin doğuşunu Büyükada’da izledik.

diye anlatmak isterdim dedi Kadın
son 24 saatimi 15 dakika içinde

Sözden önce biliyordu Kadın
Sözden önce söylemişti Yeni Başlangıçların Tanrısı
Bu yeni bir başlangıçtı
Yeni, yepyeni
Yaşadıklarına benzemeyen
Keşkilerinin yerine geçmeyen
Duydukları ile karşılaştırılamayan
Yeni, farklı, açıklanmamış, anlatılmamış
Yeni, yepyeni

Sessiz, huzurlu, sakin haliyle,
Tok ve güven dolu sesiyle:
Yeni başlangıca geçebilmen için
Bildiğin zaman birimi ile son 24 saatini
Bildiğin zaman birimi ile 15 dakika içinde
Anlatır mısın?
Ağzından dökülen sözcüklerdi bunlar
ve ekledi
Sonra oradan içeri girip
Bütün kaygılarından, korkularından arınmış
Acılardan, kederlerden, kayıplardan, terk edilişlerden soyunmuş
Renklerin ve renksizliğin aynı olduğu
Paranın pulun,
Dünün, yarının olmadığı
Yalnızlığın kalabalıktan,
Değerlerin gölgeden
Seslerin sustan
Sisin pustan
Akın paktan farkı olmadığı
Mekânda ve zamanda bağımsızlığa ulaşacaksın...

Bacakları yer değiştirdi,
Faresi aynı yerdeydi hala,
Kolları biraz hareketlendi
Gözleri hala kısıktı.

Hadi, bildiğin zaman birimi ile 15 dakikan başladı
dedi
dedi
sessiz, sakin, huzurlu,

Kadın fark etti ayrıcalığını,
Onun burada olması özeldi,
Bu 15 dakika bir uzatmaydı...
Uzatmayı oynamaya karar verdi,
Keşki demeden, ama’ya sığınmadan
Başladı anlatmaya yargılamadan...

08/Mayıs/2009
Ortaköy

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder